29 Aralık 2008 Pazartesi

GAZİANTEP'İN KURTULUŞU, 'ŞAHİNBEY VE KARAYILAN

'Türk'üm diyen her şehir, her kasaba ve en küçük Türk Köyü, Gazianteplileri kahramanlık misali olarak alabilirler'

Mustafa Kemal ATATÜRK


30 Ekim 1918'de imzalanan Mondros Mütarekesi'nin ardından İngilizler, 17 Aralık 1918 tarihinde Gaziantep'i işgal etmişlerdir. İtilaf Devletleri arasında huzursuzluğa neden olan bu İngiliz işgali bir yıl kadar sürmüş, özellikle de Fransızlar bu işgale karşı çıkmışlardır. Yapılan bir takım anlaşmalar neticesinde, nihayet İngilizler Antep'i boşaltmak zorunda kalmışlardır.

Bölge'de Fransızların gözü vardır ve Fransızlar, 29 Ekim 1919'da Kilis'i, 5 Kasım 1919'da da Gaziantep'i işgal etmişlerdir.

Yörede yaşayan Halkı iyiden iyiye tetikleyen bu peş peşe işgaller, Nisan-1920 başında Gaziantep Savunması'na yol açmıştır. Savunma bir yıla yakın sürmüştür. Ama, Fransızların şehri ablukaya aldıklarından, açlığa dayanılamamış ve savunma sona erdirilmiştir.

Savunma süresince verilen mücadelede Halk'tan 6000 civarında insanımız şehit olmuştur. Bunun üzerine, Meclis, 6 Şubat 1921 tarihinde aldığı bir kararla, Antep'e 'Gazilik' ünvanı vermiştir.

Yapılan çeşitli görüşmeler ve nihai olarak imzalanan Ankara anlaşması neticesinde; 25 Aralık 1921 tarihinde Fransız işgali sona ermiştir.

Gaziantep Savunması ve yerel Kuvay-ı Milliye güçlerinin verdikleri mücadelenin, emperyalist güçlerin Anadolu Toprakları'ndan sökülüp, atılmasında ne denli etkin olduğunun önemli bir göstergesidir.

'Ben Gazianteplilerin nasıl gözlerinden öpmem ki;
Onlar Gaziantep'i kurtardıkları gibi, Türkiye'yi de kurtardılar'
Mustafa Kemal ATATÜRK


Milli Mücadele sürecinde Kuvay-ı Milliye Teşkilatı büyük yararlılıklar göstermiş ve topraklarımızı, kendi aralarında, yer yer bölüşmüş ve Anadolu'nun tamamına göz dikmiş olan emperyalist devletlerin kirli ellerinin kırılmasında inanılması güç başarılar ortaya koymuştur.

Gaziantep ve havalisi Kuvay-ı Milliye Teşkilatı da; ortaya koyduğu kararlı mücadele ile Ulusumuzun mevcut milli duygularının şahlanmasına öncü olmuştur.

Gaziantep'teki bu başarılı mücadele Mustafa Kemal ATATÜRK'ün de takdirlerini kazanmıştır. ATATÜRK, 25 Aralık 1937 tarihinde, Gaziantep'in kurtuluşunun 16. yıldönümü münasebetiyle gönderdiği bir telgrafta;

'Eğer bir gün Millet'in, Vatan ve Cumhuriyet'in yüksek menfaatleri gerektirirse, o çevre kahramanlarının geçmişte olduğundan daha yüksek kahramanlıklar göstereceklerinden asla şüphem olmadığı bilinmelidir!' şeklinde görüş ve duygularını ifade etmiştir.

İşte bu mücadelede, yani Gaziantep Savunması'nda, bir çok isimsiz kahramanların yanı sıra iki yiğit vatan evladı öne çıkmaktadır. Şahinbey ve Karayılan(Yörede Kürt Mulla olarak anılır). Bu iki kahraman, yöre insanı başta olmak üzere, Tüm Ulusumuz'un unutamayacağı kahramanlıklar göstermiştir.

ŞAHİNBEY
(Mehmet Sait)

Şahinbey, 1877 yılında Gaziantep'te, Bostancı Mahallesi 55 numaralı evde dünyaya gelmiştir. Milli Mücadele yıllarında büyük yararlılıklar gösteren ve etrafına adeta ışık olmuş bir kahramandır. Asıl adı Mehmet Sait'tir. 'Şahinbey', yöre insanının kendinse verdiği takma adıdır.

Şahinbey, Sina cephesinde çarpışmış, gösterdiği başarılardan ötürü terfi ettirilmiş ve döndüğünde Memleketi olan Gaziantep'in Nizip ilçesine Askerlik Şube Başkanı olarak atanmıştır. Gaziantep'in işgal edilmek istenmesi üzerine, Ayıntap Heyet-i Merkeziye'ye müracaat eden Şahinbey, düşmanın şehre giriş istikametinde bulunan cephelerde görevlendirilmiştir.

Şahinbey, Gaziantep'i işgal etmek isteyen Fransızlara engel olabilmek amacıyla, düşmanın şehre geliş istikameti olan Kilis yönünde üç müdafaa hattı kurmuştur. Yanına, yerel Kuvay-ı Milliye Teşkilatı'ndan aldığı yaklaşık 200 kişilik birlikle, direnişi örgütlemiş ve Fransız Kuvvetlerinin, şehre girmesini uzun süre engelleyebilmiştir.

Fransız Kuvvetleri Birliği, yaklaşık olarak 8000 piyade, 200 süvari, 4 tank, 1 batarya top, 16 ağır makineli tüfek ve çok sayıda otomatik tüfekten oluşmasına karşın, Şahinbey ve arkadaşlarından oluşan yaklaşık 200 kişilik Kuvay-ı Milliye kahramanları karşısında, bir adım bile ilerleyemeden, çakılıp kalmıştır.

Ancak, Fransızlar güçlerini bir şekilde aldıkları takviyelerle artırarak yüklendikçe, çetin çarpışmalar meydana gelmiştir. Çarpışmalar neticesinde, büyük kayıplar veren Şahinbey ve arkadaşları, sonunda 87 kişi kalmışlardır. Bu durumda bile, çarpışmalardan vazgeçmeyen Şahinbey, o dönemde Gaziantep için son müdafaa hattı olan Kilis tarafından girişte bulunan Elmalı köyü civarındaki çarpışmalarda 86 arkadaşını daha yitirmiş ve tek başına kalmıştır.

Şehit olmadan önce;

'Kirli ayaklarınızın bastığı şu toprakların her zerresinde şehit kanı karışmıştır. Bize; Namus, Din ve Bağımsızlık için ölüme atılmak, Ağustos ayı sıcağında soğuk su içmekten daha tatlı gelir. Bir an evvel topraklarımızdan defolup gidin. Yoksa kıyarız canınıza. Eğer, düşman buradan geçerse; Ben Antep'e ne yüzle dönerim, düşman ancak benim cesedimi çiğner de öyle girer Şehire' ifadelerini söylediği dilden dile dolaşır.

Gerçekten de öyle olmuştur. Tek başına kalan ve cephanesi biten Şahinbey, Elmalı köprüsünü terk etmemiş, çarpışmaya yumruklarıyla devam etmiştir. Fransız Kuvvetleri, savaş adap ve ahlakına yakışmayan insanlık dışı hareketlerde bulunarak; Şahinbey'in üzerine adeta çullanmışlardır.

Şahinbey, yüzlerce süngü ile delik deşik edilerek, köprü başında şehitlik mertebesine yücelmiştir. Acı haber şehre tez zamanda ulaşmıştır. Şahinbey'in naaşını, yörenin diğer bir kahramanı olan Karayılan, kucağında şehre kadar taşımıştır. Bu hüzünlü olay, yöre halkını çok etkilemiş, Şahinbey üzerine ağıtlar yakılmıştır.

Şahin'i sorarsan otuz yaşında,
Süngüyle delindi köprü başında.
Çeteler toplanmış ağlar başında.
Uyan Şahin uyan gör neler oldu.
Sevgili Ayıntab'a Fransızlar doldu.

* * *

KARAYILAN
(Kürt Mulla)

Karayılan, Atmalı aşiretinden olup, 1888 yılında Maraş'ın Pazarcık ilçesi, Höcüklü Köyü, Elifler mezrasında doğmuştur. Babası Ermeniler tarafından şehit edilmiş, kendi kendine okuyup yazma öğrenmiş, köyünde imamlık yapmış çok zeki bir yurtseverdir.

I. Dünya Savaşı esnasında, Rus Cephesi'nde savaşmış ve yaralanmıştır. Bu cepheden köyüne dönen Karayılan, yaralarının iyileşmesinin ardından bir müddet sonra, hükümet kuvvetleri ile birlikte katıldığı bir çatışma neticesinde, halkı kırıp geçiren Balyan'lı eşkiya Bozan ağayı vurmuş ve adamlarını darmadağın etmiştir.

Karayılan, Gaziantep'in zor günlerinde, etrafında topladığı arkadaşlarıyla, Karabıyıklı diye bilinen mevkiide, Fransız Kuvvetlerine çok büyük darbeler indirmiştir. Böylelikle de Kuvay-ı Milliye saflarına katılmış, Şahinbey'in de dava ve silah arkadaşlarından birisi olmuştur.

Fransızlara karşı bir çok mücadeleden başarıyla çıkmış olan Karayılan, Elmalı Köyü köprüsünde şehit düşen Şahinbey'in haberini aldıktan sonra büyük bir sarsıntı geçirmiş olmasına karşın, Şahinbey'in cesedini şehrin merkezine kadar kucağında taşımıştır.

Ancak, zaman durma ve Şehitlere ağlama zamanı değildir. Mücadele tüm hızıyla sürdürülmüştür.

Karayılan ve silah arkadaşları, amansızca saldıran düşmana karşı bir çok çarpışmaya katılmış, kimisinde yaralanmış, kimisinde ise ölümden döndüğü olmuştur. Ama, hiçbirinde mücadele etmekten yılmamış, çekinmemiştir.

Böylesi mücadelelerden birinde, kendisine verilen Şıhın Dağı(Sarımsak Tepe)'ndaki Fransız Kuvvetlerini geri püskürtme görevini yaparken, şehitlik mertebesine ulaşmıştır.

Karayılan der ki Harbe oturak,
Kilis yollarından kelle getirek,
Nerde düşman varsa orada bitirek,
Vurun ha yiğitler namus günüdür

Nazım Hikmet

* * *

Her sene 25 Aralık'ta Gaziantep'in Kurtuluş yıldönümü münasebetiyle kutlamalar yapılmaktadır. Gaziantep'li dostlarıma söz verdiğim gibi; bu yıl yapılacak kutlamalar öncesi bu yazıyı hazırladım.

Bu çalışma için yararlandığım dostlarıma bir kez daha teşekkür ediyor ve 25 Aralık 2008 tarihinde kutlanacak olan Gaziantep'in Kurtuluşu'nun 87. yılı münasebetiyle yöre insanına saygılarımı sunuyorum.

CENGİZ ÖNAL
Araştırmacı-Yazar