23 Temmuz 2007 Pazartesi

CEMAL KUTAY KİMDİR?

(1909-2006 )

Gazeteci, tarih yazarı. Konya’da doğdu. Cemal Kutay, bir taraftan Kürt aşiret reisi Bedirhan Bey’in (bazı kitaplarda paşa olarak adlandırılmasına rağmen aslı beydir) üçüncü kuşaktan torunudur. Bir Kürt hanedanı olan Azizan hanedanından Abdullah Han’ın oğlu olan Bedirhan Bey, Cemal Kutay’ın anlattıklarına göre, 1827 Osmanlı—Rus harbine 20 bin atlı ile katılarak, Rus tarihlerinde bile o zaman Osmanlı’nın kazanılan tek zaferinin sahibi olarak gösterilmiş birisidir.

Hıristiyan bir topluluk olan Nasruriler’i kılıçtan geçiren Bedirhan Bey, Osmanlı—Rus Harbinde gösterdiği başarıdan sonra Sultan Abdülmecit tarafından İstanbul’a davet edilir ve bugünkü Darüşşafaka binası oturmasına tahsis edilir, ardından Girit’e vali atanır. Sonrasında tekrar İstanbul’a gelir, hacca gittiğinde de vefat eder ve orada gömülür. Kutay, Bedirhan Bey’in dini konulardaki danışmanı Molla Abdülkavs’ın bugünkü İran’daki idareye benzer bir çizgide olduğunu belirterek Bedirhan Bey’in de buna yakın bir hayat sürdüğünü ifade ediyor.

Tarih kitaplarına göre ise Tanzimat Fermanı’nın getirdiği yeniliklere karşı gelen, kendi adına para bastırarak hutbe okutan Bedirhan Bey, Babıali’nin Topal Osman Paşa kumandasında büyük bir ordu göndererek uzun bir çatışmadan sonra teslim aldığı, 1847’de ailesi ve yakınları ile birlikte İstanbul’a gönderilen birisidir. Ardından 20 yıla yakın Girit’in Kandiye kasabasında zorunlu ikamete tabi tutulur. Sonra affedilip İstanbul’a yerleşir. Oradan Şam’a gider ve ömrünü burada nihayetlendirir.

13 yaşında iken babasını kaybeden Cemal Kutay, eve destek olmak için tatillerinde Konya’da çıkmakta olan Babalık gazetesinde müsahhihlik yapar. Henüz 15 yaşlarındadır. 18’inde ise idadiyi (lise) bitirir: "Ben hiç akademik tahsil yapmadım. Zaten üniversiteye gitme imkanına sahip değildim. Çok çalışkan bir çocuktum. Gençlerin bir çok iptilaları bende yoktu. Sigara içmedim. Asla alkol tatmadım. Mümkün olduğu kadar kitap okudum. Şimdi ise gözlerim göremiyor”.

1928 yılında iş aramak için, cebinde üç, dört gün yetecek para ile Ankara’ya doğru yola çıkan Kutay, Konya Milletvekilleri Naim Hazım Hoca ile Refik Koraltan’dan kendisine iş bulmalarını rica edecektir. Kahvehanede oturup çayını yudumlarken Atatürk’ün gazetesi (1934’te Ulus adını alacaktır) Hakimiyet-i Milliye’de bir ilan görür: "Musahhih aranıyor." Ve Stefan Zweig’ın Yıldızların Parladığı Anlar kitabındaki gibi, Kutay’ın yıldızı bu olayla parlamaya başlar: "Orada ve daha sonra büyük kıymetler tanıdım. Orada babama her Fatiha okuduğumda, bana gösterdiği alicenap alâka hâlâ gözlerimi yaşartan Falih Rıfkı Atay vardı.

Ben hiç bir zaman kendime yetim bir çocuk diyemiyorum, çünkü Hakimiyet-i Milliye’de, ismi sade Beyefendi olarak geçen ve hakikaten beyefendi olan o devrin o büyük kalem sahibi Falih Rıfkı ile birlikte Ahmed Emin’inden (Yalman), Hüseyin Cahiti’nden (Yalçın) diyebilirim ki, Ankara Müftüsü olan ve Milli Mücadele’de Atatürk’ün çok istifade ettiği, —Atatürk’ün de cenaze namazını o kıldırdı— Şerafettin Yatkaya, Esat Sezai Sümbüllük, Mehmet Akif’in damadı Kur’an—ı Kerim’in en mükemmel tercümesini yapan Ömer Rıza Doğrul, Ahmet Hamdi Akseki, bu çok muhterem ve mübeccel insanların hemen hemen hepsini tanıdım, hepsinin ellerini öptüm, hepsinden feyiz aldım. O zamanın insanları büyük bir azim ve hoşgörüyle insan yetiştirmeye çalışıyorlardı. Sizin daha sonra sadece isimlerini hatırladığınız Abidin Daverler, Refik Halitler, Burhan Felekler benim ismini saydığım o büyük insanların ışıklarında yetiştiler. Ben o devri yaşadım.

Kutay, 1928’de girdiği Hakimiyet—i Milliye’de 1939’a kadar çalışır: "Sonra beni ayırdılar oradan. Bir sebebi yoktu." Daha önce Konya’da Yeni Anadolu isimli Anadolu’da ilk defa 8 sayfa, renkli başlıklı bir gazetenin kuruluşuna imza atan Kutay, İstanbul’a gelip Celal Bayar’ın büyük oğlu Refi Bayar’la Güneş isimli bir matbaa kurup Halk isimli bir gazete çıkarır iki yıl boyunca. Gündelik gazete tatmin etmeyince de Millet ve Hakka Doğru mecmualarını çıkarmaya başlar (1944—51).

Bu arada ilk kitabı olan Selçuklu’dan Osmanlı’ya adında bir biyografi kitabını da 1935’te yayınlayan Cemal Kutay, Naşit Hakkı Uluğ’un idare müdürü olduğu zamanda, Ulus’ta çalışan herkesin CHP’ye girmesini zorunlu kılmasına rağmen bu dönemde bile siyasete bulaşmaz. Kutay, daha sonraki dönemde de siyasetten uzak duracaktır. 1952’de ise yeni bir yayın macerasına atılır: "Ne Ebüzziyazade Velid, ne Hüseyin Cahit, ne Ahmet Emin, hiç kimse böyle bir şeye girmemi istemediler. ’Sen deli misin?’ dediler. Bin 800 abone temin edersem çıkaracağım. Bunun için 80 bin adrese bir açık mektup yazdım."

Kutay, 1952’den 57 yılına kadar, tamamlandığında 12 bin sayfa ve 20 cilt olacak kronolojik değerler içerisinde fasikül fasikül bir tarih kitabı yayınlar (Türkiye İstiklal ve Hürriyet Mücadeleleri Tarihi). Kutay, Konya’daki Babalık’ta başlayan ve Hakimiyet—i Milliye ile devam eden basın hayatını Tan, Tanin, Son Telgraf gazetelerinde devam ettirir.

Kutay, Son Posta’da ’İttihat ve Terakki nasıl çıktı, nasıl kuruldu, nasıl ayrıldı’ adıyla 807 gün yayınladığı tefrika ile de bu alanda bir rekorun sahibi olur.

Hür Anadolu, Sedat Simavi’nin sahibi olduğu Yedigün de onun kalem oynattığı diğer basın kuruluşlarıdır. Aktif gazeteciliği en son Tercüman’da yaptığı çalışmalarla noktalayan Cemal Kutay, 2001 tarihi itibariyle 183 kitap yayınlar.

Önemli Bir Arşive Sahip bugün Kadıköy’deki evinde, 1987’de kasıtlı olduğuna inandığı bir yangın geçirmesine rağmen Teşkilat—ı Mahsusa üzerine Mısır ve Türkiye’de araştırmalarını kitaplaştıran ’esrarengiz Amerikalı’ Philip Stoddard’ı bile ziyaretine geldiğinde hayrete düşürecek arşive sahip (Eşref Kuşçubaşı’nın aşirete yakın olması arşivin elde edilmesinde etkili olmuş mudur bilinmez ama) olan Kutay, iki genç bayan yardımcısı sayesinde hayatını halen kaleminden kazanmaya devam ediyor: "Bütün hayatımı buna verdim. İsteseydim tasavvur edemeyeceğiniz kadar zengin olurdum. Benimkilerle kabil olmayacak kadar birikimler astronomik paralarla satıldı Amerikalılara. Bu Philip Stoddard da bunun için gelmişti."

Fransızca, Arapça, Farsça bilir.

ESERLERİNDEN BAZILARI:

TÜRKİYE İSTİKLAL VE HÜRRİYET MÜCADELELERİ TARİHİ

TÜRK NEDİR, NE DEĞİLDİR? OSMANLI NEDİR, NE DEĞİLDİR?

ÜÇ DEVİRDE, İrfan ve Vicdanının Hasreti Millet ve Devletini arayan Adam : MEHMET ŞEREF AYKUT (1874-1939)

OSMANLI’DAN CUMHURİYET’E SON YÜZYILIMIZDA BİR İNSANIMIZ : Hamidiye Kahramanı

Milli Mücadele Zafer Devri Başbakanı HÜSEYİN RAUF ORBAY (1881-1964) Hayat Hatıraları

Etniki Eterya’dan Günümüze EGE’NİN TÜRK KALMA SAVAŞI

"Etniki Eterya’dan Günümüze EGE’NİN TÜRK KALMA SAVAŞI" kitabının ikinci ve sonuncu cildi : EGE’NİN KURTULUŞU

TÜRK-ALMAN TARİHİ KADER BAĞI TURKISCH DEUTSCHE GESCHICHTE Das Geminsame Srhirksal

KURTULUŞUN VE CUMHURİYET’İN MANEVİ MİMARLARI

YÜZ KIRK ÜÇ YILIN PERDE ARKASI ANAYASA KAVGASI VE NASIL BİR ANAYASA

ÜÇ DEVİRDEN HAKİKATLER

ÜÇ DEVİRDE BİR ADAM ( ALİ FETHİ OKYAR’IN HAYAT VE HATIRALARI 1880-1943)

TÜRK MİLLİ MÜCADELESİ’NDE AMERİKA

SAM AMCA’YA MEKTUP VAR

ÇERKEZ ETEM DOSYASI

ATATÜRK DEVRİ EKONOMİSİ : CELAL BAYAR

BİR TÜRK’ÜN BİYOGRAFİSİ : CELAL BAYAR

BİLİNMEYEN TARİHİMİZ

ÖRTÜLÜ TARİHİMİZ

SİSLİ TARİHİMİZ

TARİH KONUŞUYOR : ( 1-8 CİLT )

TARİH KONUŞUYOR II. (1-12 CİLT)

TARİH SOHBETLERİ 9 MÜSTAKİL KİTAP

CEMAL KUTAY KİTAPLIĞI VE TARİHSEVENLER KLUBÜ

SOHBETLER (16 KİTAP)

DÜNÜMÜZ, BUGÜNÜMÜZ, YARINIMIZ ÜZERİNDE SOHBETLER

GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE TÜRK KİTAPLIĞI : 6 KİTAP HÜKÜMETLERİ İÇİNDE AHLAK İÇİN

MÜCADELE CUMHURİYET DEVRESİNDE SUİİSTİMALLER DİVANI ALİLER (YÜCE DİVAN)

MECLİS TAHKİKATI

TÜRKİYE İSTİKLAL VE HÜRRİYET MÜCADELELERİ TARİHİ

TÜRK NEDİR, NE DEĞİLDİR? OSMANLI NEDİR, NE DEĞİLDİR?

ÜÇ DEVİRDE, İrfan ve Vicdanının Hasreti Millet ve Devletini arayan Adam : MEHMET ŞEREF AYKUT (1874-1939) vb.

0 yorum:

Yorum Gönder